bugün

entry'ler (61)

pazar sabahının köründe uyanma sebepleri

(bkz: horoz)

kanser belası

karadeniz bölgesinde kendisini daha çok göstermeye başlayan bela.

veya başa gelince anlaşılmayan şeylerden bu da. belki vardı çevremde ama kendi ailemde olmayınca göremiyordum.

hastası olunan sözler

Sen beni seversen en güzel gülen ben olurum. *

hayata dair iç burkan detaylar

son anda yetiştiğim dolmuşta fonda ankaranın bağlarıyla dalmış gidiyoruz. zaten gideceğim yol beş yüz metre bile değilken verdiğim iki lira da içime oturmuş.

bi anda fark ettim evi geçecek dolmuş. bizim evin hemen yanındaki yokuştan aşağı da çocuğun biri yavru bi köpeği kovalıyor. müsait bi yerde inebilir miyim dedim. 10 km hızla bile gitmiyordu zaten dolmuş. kapıyı açıp atlasam normal yürürüm yani. ama o esnada nasıl olduysa bi ezilme sesi. yavru köpeğin inlemeleri.

hemen inip yardıma koşacaktım kendimce. dolmuşun kapısı açıldı, nasıl geldiyse oraya gelmiş köpek. can çekişiyor. bi süre inemedim dolmuştan. böyle siyah görsel şunun gibi bi şey.

üstünden atlayarak indim biraz başını okşadım, derin derin nefes alıyordu sanki biraz sakinleşti. acı acı bağırmaya başlayınca anladım zaten. çok geçmedi, ilk defa yanımda bi canlı öldü.

dolmuş şoförü ne mi yaptı? köpeği ezdi diye onunla kavga eden teyzeye ters ters bakıp bastı gitti. giderken bi çocuğu eziyordu direksiyonu kırmasaydı.

köpeğe mi üzülsem yoksa öldürdün hayvanı diye üstüne yürüyen yaşlı bi amcadan son anda ayırdığım köpeği kovalayan çocuğa mı üzülsem bilemedim.

namaz kılmayan türbanlı

ister kılar ister kılmaz allah ile kul arasındadır: lekum dinukum veliye din.

ancak bir başkasına dini konuda ahkam kesmeye kalkarsa işin rengi değişir. zaten türbanlı kavramı daha çok partisel, siyasal bi yaklaşım. zira başörtüsü ile türban arasında ciddi farklar var.

yemeğe oturmayan adamın kaçamak bakışını yakalamak

lokmayı boğazda bırakır.

tamam lan benim bu.

hayır her seferinde kuruyorum kafamda bi daha çağırırlarsa giderim diye. ama yok onlar da kıtlıktan çıkmış gibi yemeklere gömülüyorlar.

o anda beynim benim kontrolüm dışında gözüme komutlar gönderiyor. salataya bak olm karnıyarık da varmış. dur lan bakma çok baktın numaradan televizyona bak dalmış gibi yap.

bununla da bitmiyor. lokanta vitrinindeki dönen kızarmış tavuklara bakan sezercik gibi yutkunmalar geliyor arkasından. sanki aylardır çöldeyim anasını satiyim boğazım da yapışmış acilen yutkunmam lazım yoksa ölebilirim.

çok radikal bi karar verdim. bundan sonra çağrılan her sofraya oturcam.

almanları alman yapan detaylar

yemekte sümkürerek bile burun silmenin, geğirmenin normal sayılması.

ne üstün ırk ama.

kullanmak için can atılan replikler

(bkz: buralarda senin gibileri pek sevmeyiz dostum)

ağzını yaya yaya konuşan kız

türkçe konuşmayan kızdır.

valla lan. bugün gördüm bunlardan bi tane. telefonla konuşuyor:

- dada nardasın? ban bansu.

yemin ederim aynen böyle dedi. ben de ah garibim yabancı demek ki dedim ki:

- tamam. *
dediği an anladım bu türkçe konuşmuş.

türklerin öğrenemediği şeyler

yabancı müzik dinleyerek havalı olunmadığı gerçeği.

öğretmenim ödevler vardı diyen ilkokul çocuğu

hep özendiğim ama hiç olamadığım ilkokul çocuğu profilidir.

teneffüs zili çaldığı anda öğretmene soru soran mal öğrencinin en yakın arkadaşı olan çocuktur bu.

aferin alabilmek için çabalamıştır tüm gece. inci gibi de yazmıştır muhtemelen. ders başlar başlamaz örtmeninin gözünün içine bakar ödevleri kontrol etsin diye. baktı ki öğretmen derse başlıyor atlar hemen. buraya kadar masum, olabilir falan.

ah be çocuğum bu sınıfta sadece sen yoksun ki. gece ödev yapmak yerine aynalı tahir izleyip de sabah 7de derse girecekken 6da kahvaltısını yaparken bi taraftan toplama çıkarma yapmaya çalışan öğrenciler de var.

sen örtmenim der demez esrarengiz bi şekilde yere düşen kalemini aramaya başlayan veya ilgiyi başka yerlere çekmeye çalışan öğrenciler de.

yazık değil mi olm bunlara? hani sen anlayışlı, saygılı, bilmem neli çocuktun?

reflü

geçmek bilmeyen hastalık.

yediğim her lokmanın hesabı soruluyor.

plastik topa futbolcu adı yazan efsane nesil

bu efsane neslin bi de abi ablası varsa daha da şekil olur yazılar. wordarttan çıkmış gibi çeşit çeşit üç boyutlu.

onur ünlü

benim annem öldüğünde ben küçücük değildim,
zaten şanslı biri de değilimdir, filmlerim iş yapmaz.

demişti yıllar önce arayıp da bulamadığım kitabındaki bi şiirinde. adını sıkça duyar oldum artık. filmleri mi iş yapıyor ne?

ev arkadaşının garip huyları

- hiç parasının olmaması, bi şey alınacağı zaman beş kuruş on kuruş bozukluklarını gözüme sokması,
- yemek namına bi halt yapamaması ama yaptığım her yemeğe bi kusur bulması,
- ne hikmetse temizlik günleri hastanelik derecede hasta olması,
- gerektiği zaman evde olmayıp gerekmediği zamanlarda eve kamp kurması.

uzar gider. en iyisi yalnız gençler.

en yakındaki kitabın yazarı

avon kataloğu. mouse altlığı yapmışım farkında olmadan. canım sıkıldıkça okuyup bilgileniyorum. harbiden nerden gelmiş bu lan?

ibrahim tenekeci

kendimi de koysam ayağımın altına
yine de yetişemiyorum ey aşk,
omzunun hizasına.

demiş.. ne güzel demiş.

gecenin şarkısı

http://fizy.com/#s/1agn90

sözlük yazarlarının ilginç özellikleri

her gördüğünü insan sanmak.

tecavüz eden erkeğin kızına tecavüz edilsin

aynı acıyı yaşasın o şerefsiz demek güzel düz mantıkla. ama bi günahı başka bi günahsızdan çıkarmaktır bu.